Kayıtlar

Nisan, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

yersiz yüzen mısralar- şiir

Resim
yersiz yüzen mısralar az önce biri kırıldı  kulağıma derinden bir ah sesi geldi. karıncalar uyandı mı? hiçbir kuşu göremedim kaçışan. neden ölmüyor yuvadan düşen solucan? Allah'ım şu hayatı yaşanılır kıl, bir ağacı daha kırmasın babam. bir fırtına tuttu bizi. dizlerime sarılan toprak kimin? gökte üç elma gördüm, birisi yüzüme düşsün istedim. sözlerimden yeşil değilken gülüşün  toprağa bu kadar sarılma yâr. ben elma yiyorken oldu her şey bir fırtına tuttu onları. biz nasıl kurtulduk o tufandan? Nuh'u gören varsa susmak vurulsun boynuna. gemi ağzına kadar doldu dolmasına  bir aşkı sığdıramadık hiçbir tarafına.  ben ineyim aşk binsin  hayır, aşk bensiz yürümesin  aşkı Nuh üstlendi, gemi kırık  tufan bitti,  kalbime vuran dalgalar dinmedi. bir sabah vakti kırgın sulara daldım. ayı izleyen kalbime çarptı güneş.  az önce biri kırıldı dedim kimse ağlamadı. fırtına da tuttu tufan da koptu baktım, kimsenin yüzü ıslak değil  ben ağladım. bir kedi ...

rehneverd-şiir

rehneverd I. varlığımın hamallığını yapan ruhuma  geceler boyu ummandan bir ceket diktim   gözlerim dikiş tutmadı,  ummanları dizlerime boşalttı  geceler yıkandı ceket yıkandı  ruhum birgün çöllerde uyandı  koştu ayaklarım gündüzleri  ayaklarıma kumlar dolandı geceler boyu çölden bir hırka diktim sözlerim dikiş tutmadı, çölleri leyla'nın ağzına boşalttı leyla'yı gören gözlerim  mecnuna ağladı -ah gören gözlerim vah ağladı- II. varlığımın hamallığını yapan ruhuma gece gündüz dünyayı adımlattım  attığım adımların altında ruhum  ezildi, pörsüdü, direndi  dağların başında, gördüm ay'la yükseldi. ne ummanlardan ne çöllerden geçti, bir yorgunluk bilmez sevdalarda  yürüyebildiği kadar sevdi. III. şimdi ruhumu alıp varlığımdan gitmeli dikiş tutmaz gözlerime elimdeki iğnenin battığı yeter. bunca diktiklerini söküp, teslimiyeti bürünmeye  hangi terzinin sabrı yeter.

İnsan Neden Yazar-Deneme

Resim
     İnsan Neden Yazar? Yazmak, asırlardır insanoğlunun elinde neşvünema bulup kullanımının çeşitli amaçlara hizmet etmesiyle oluşan ve dünya yerli yerinde kaldığı sürece de devam edecek bir eylemdir. Müzeyyen uzun açıklamaların iticiliğinden nemalanmamak için asıl soruya geçmek istiyorum: "Neden yazıyoruz ki bunları?" Bu soruyu kırılmış kalemimle inatla cebelleşirken kendime de soruyorum: Neden kalkıp başka bir kalemle devam etmiyorum ki yazmaya? (Kendime en işime gelen soruları yönelttiğimi göz ardı ettiğinizi düşünerek soruyorum.) Bunca yüzyıllardır neyi yazıyoruz, yazmakla neleri değiştirebiliriz, yazdıran kim, yazılanlar nerelerde okunuyor, bunca yazı olmasaydı ne olurdu?.. Yâr deyince elimizden düşecek bir kalem olmadıktan sonra ne diye bu işin çilesini çekiyoruz ki? Hemen burada "Mihriban" türküsünün zihinlerde çalmasını engellemek, birkaç saniye boşluğa dalan gözlerinizi asıl konuya çevirmek adına sorularımı biraz frenliyorum. Daha ciddi meselelerimiz varken...