Kayıtlar

Eylül, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

niza-şiir

Resim
yüzümde hangi savaştan arta kalan bir yorgunluk saklıyorum göz kapaklarım kimi düşman bellemiş seyrine ellerime yabancı değil bu sıyrıklar. öyle çok nefesim kesildi ki parmak uçlarımdan ıskalanacağım diye. zihnimin kuyusunda bir mezarlık dolusu kuş. geçtiğim her taşta rastlıyorum gölgeme adım yakışmıyor hiçbir taşın üstüne  söyle, nasıl ölünür senin olduğun yerde? yılgın hevesime konuşlanmış kuşlara inat  beni bu savaşta mağlup etme.  dumanı tütüyor akşamları söndürdüğüm ateşin. bigâne kalıyorum okunan gazellere dizlerim tutuşsun diye bir ağıt yakıyorum, kumun içine geçiyor başım. savaşın gerisinde düşmana akarken gözyaşım  sızıyor başımın içine kaynayan bir dere. ölümün vurduğu taşların üzerinden atlayarak  senin geçtiğin toprakları kucaklayarak aştığım yolları, uykumda sayıklıyorum her gece. su bulaşıyor rüyalarıma, bir gözeyim susadığın her yerde. elini uzatsan dağılacak bulanıklık gövdemde. gel, göğsümde bir cephe de sana açarım. bilenmiş inadımı...

hesaplaşma-şiir

Resim
gece, insana sırtını dönen günden ibaretti. madalyonun ön tarafında sular durulmazken  arka tarafı suları durduruyor.  sessizliğe gömülüş geceyle başlıyor. ölüme sürerek hareketleri, duyguları, düşünceleri. ölmesini isteyerek bedenin. birkaç rüyayla teselli etmek sonra: -hayır ölmedin. yüzünü dönerse ölmedin, yüzünde gör senin neyi öldürmediğini. minnetli bir bakış senden istediği. açılmış laleye benzetmek gülümsemeni tüm gevezeliğiyle seninle konuşan bir gün karşında  başka kimseyle değil. kuşları kullanıyor, kuşlar onun yüzünü konuşuyor sana  horozlar bundan ötüyor ısrarla. perdeleri çekemezsin. ellerin senden izinsiz açıyor pencereyi. gözlerinle selamlaşan günü hortumla ıslatıyorsun. dünyadaki sular tükenene kadar ıslatmak istiyorsun, çünkü su henüz kavuşmuyor sırtına.  yüzüne çarpıp düşüyor. yenilen olmak üzmüyor seni, yüksek bir tepeye çıkıp nöbet tutuyorsun. sırtını ıskalamazsan sessizliği ölecek. acısı uyutmayacak ve hiç susmadan ağlayacak....

fer -şiir

Resim
korkutucu rüyalar içre açıyorum gözlerimi  gözlerimde birikmiş ölümün tortusuyla yine koştum da yetişemedim ah, yazgıma  kararmış günlerimi doluyorum da boynuma ilmek ilmek düğümler boğazımda  yarı ahraz yarı düşkünüm şimdi yollarda  insanların içlerinden dolanarak geçiyorum  canım, insanların sözlerinden kıyım kıyım -kıyılıyor -kaykılıyor  kulaklarım taşıyamıyor cesetleri, sözlerin içinden püsküren cinayetleri. soluğuma inen günahkar nefesleri yutkunuyorum  göğsümdeki lekeye katre katre kan doluyor. boğazıma bir ilmek daha atarak kendi içimden geçiyorum elimde insanların ağzından düşen                                                 hıçkırık izleri canımın içine içine sokuluyorum orada, ezelden bağlanan iplerin üzerinde  boyuna sallanıyorum  ahrazlığım küçülüyor kaşlarımda  ben küçülüyorum babamın karş...

dağ'la konuşmalar-1

şu küçücük dünyada kocaman atan kalbimi  soluklansın diye bir dağa yasladım  dağ sandı,  üstüne devrildi kıyametin adımları. tuttum kaldırdım şaşkınlığını. ben söyledim, ey dağ sarsıldı mı sabitin  dağ söyledi *geniş vuruyor yüreğin  delik deşik olmuş dağı taradım da yüzyıllık uykuma bir mağara aradım bir kuş yuvasına, bir örümcek ağına rastlamadığım her oyuğun başında ağladım. dağ söyledi, geçmedi buradan aradığın. ben söyledim, o zaman hâlâ ne diye ayaktasın? dolandım duruldum tepelerinde  ağaçlardan bir ağaca rastladım nâgâh yarıklar açıldı omuz hizamda baktım içimde kırmızı mendiller yanar hay o çıraları tutuşturan kurtlar -sayamadım kaç taneydi  dağ kuşandı düşmanım dedi -o sızı kurşun muydu avcıyı deldi -vurulan dağı kim yere serdi ben söyledim, ey dağ düşman senin gölgende uzanmakta, dağ söyledi, açan çiçekleri duy ki  O'nu anınca gövdem dimdik ayakta. dolaştım durdum dağın eteklerinde  allı turnalar geçti başımdan dumanlı  gökte ...