niza-şiir
yüzümde hangi savaştan arta kalan bir yorgunluk saklıyorum göz kapaklarım kimi düşman bellemiş seyrine ellerime yabancı değil bu sıyrıklar. öyle çok nefesim kesildi ki parmak uçlarımdan ıskalanacağım diye. zihnimin kuyusunda bir mezarlık dolusu kuş. geçtiğim her taşta rastlıyorum gölgeme adım yakışmıyor hiçbir taşın üstüne söyle, nasıl ölünür senin olduğun yerde? yılgın hevesime konuşlanmış kuşlara inat beni bu savaşta mağlup etme. dumanı tütüyor akşamları söndürdüğüm ateşin. bigâne kalıyorum okunan gazellere dizlerim tutuşsun diye bir ağıt yakıyorum, kumun içine geçiyor başım. savaşın gerisinde düşmana akarken gözyaşım sızıyor başımın içine kaynayan bir dere. ölümün vurduğu taşların üzerinden atlayarak senin geçtiğin toprakları kucaklayarak aştığım yolları, uykumda sayıklıyorum her gece. su bulaşıyor rüyalarıma, bir gözeyim susadığın her yerde. elini uzatsan dağılacak bulanıklık gövdemde. gel, göğsümde bir cephe de sana açarım. bilenmiş inadımı...