yağmura çarpan hasret-şiir

 

yağmura çarpan hasret 

dünyaya düşen damlalardan bir damlaydım.

kanımla vücut bulmam yüzyıllar sürdü.

hangi çağın gümbürtüsünde sağır oldu kulaklarım

ve hangi çağın sessizliğine ağladı kırgınlığım 

bilmiyorum, 

sadece düşerken kaybettiğim gülüşümü arıyorum.


çok zaman önceydi -görmüştüm-

sığınmıştı Bir'i, bir ağaç kavuğuna,

ağaç oluk oluk kan boşalttı avcuma.

asırlarca nefessiz kaldık.

toprak sulandıkça damar damar ayrıldı 

gökteki kuşların alnıma çizdiği yol.

hangi dalın başında aradıysam o sesi,

uzanıp yaprağına erişmez bu kırık kol.


yüzü kara adamlara rastladığım sulardan geçtim.

beni de ortadan ikiye yardı bir güzelin eli.

kıyılmış içime baktım ki fazla kurak yerdeyim.

çatlamış suratıma gül dikin de yeşereyim.

Seni görmediğim çöllerin tuzuna karıştı dilim. 

bu susuzluğu şimdi hangi denize dökeyim?


ellerine sarılan ölüler ve ölüp ölüp dirilenler

ey insan ibret almayacak mısın hâlâ?

balıklardan bir balığa saplandı korkularım 

ve aşka ses çıkartmadan yürüyen ayaklarım 

-işte nûn'dan sonra mim

aydınlığa çıkan dağları karış karış dolandım.

güneş batsa da söylerim o mübarek adını. 

beni gör, sensiz yetişecek bi yarınım kalmadı.

yeşile hasret bakışlarım çatlarsa, sırılsıklam 

yaşamanın türküsüyle çınlar kulaklarım.

-beni bu maviliğe bırakma şehriyârım.-


yaşıyorum diye ayrıyım öz yurdumdan.

vatanım orada incilerle donanmış halde 

gözlerimde uzanıyorken hayali 

ben burada karanlık çağları kovalıyorum.

üstelik elimi nereye uzatsam

bir parça çamur bulaşıyor gömleğime.

Allah'ım dedim,

bu kanlı gömleği hangi kuyuya atacağım? 


Sema Ferda 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

birikiüçdört- şiir

İnsan Ağ(a)rır -Hikaye

İnsan Neden Yazar-Deneme